2 dakika okuyuş

Soluk Mavi Bir Nokta

Soluk Mavi Bir Nokta

Bundan 44 yıl önce, Eylül 1977’de, NASA tarafından fırlatılan ve saatte 64 bin km’lik bir hıza erişen Voyager 1 uzay sondası, günümüzde Dünya’ya en uzak insan yapımı objedir.

1990 yılının şubat ayında, artık Güneş Sistemi’ni terk etmek üzereyken, astronom Carl Sagan’ın isteği üzerine, yaklaşık 6 milyar km uzaklıktan kamerasının yönünü geriye çevirerek Dünya’nın son bir görüntüsü alır Voyager 1. Resimde Dünya, bir pikselden daha küçük, soluk bir mavi nokta olarak gözükür.

1994 yılında yayımlanan Soluk Mavi Nokta isimli kitabında Carl Sagan, aşağıdaki satırları yazdı bu resim ile ilgili. Naçiz çevirim ile paylaşmak isterim...

*   *   *

“O noktaya tekrar bakın. O, burasıdır. O, yuvamızdır. O, bizlerdir.

Sevdiğiniz herkes, tanıdığınız herkes, varlığından haberdar olduğunuz herkes, gelmiş geçmiş her bir insan, hayatını onun üzerinde yaşadı. Mutluluklarımızın ve kederlerimizin tümü, binlerce kendinden emin dinler, ideolojiler ve iktisadi öğretiler, türümüzün tarihindeki her bir avcı ve toplayıcı, her bir kahraman ve her bir namert, her bir uygarlık yaratanı ve yıkanı, her bir kral ve köylü, her bir âşık genç çift, her bir anne ve baba, umutlu çocuk, mucit ve kâşif, her bir ahlak öğreticisi, her bir yozlaşık siyasetçi, her bir “süperstar”, her bir “ulu lider”, her bir aziz ve günahkâr orada yer aldı—bir güneş ışığına asılı bir toz parçacığında.

Dünya, engin bir kozmik arenada konumlanan çok küçük bir sahnedir. Şanlılık ve muzafferlik adına, bir zerre parçacığının bir anlık reisleri olabilmek için, tüm o general ve hükümdarlar tarafından dökülen kan ırmaklarını düşünün. Bu pikselin bir köşesindeki bir halkın, başka bir köşesine ait, kendisine neredeyse tıpatıp benzeyen bir diğer halka cefa ettiği, bitmek bilmeyen gaddarlıkları düşünün; ihtilafları ne denli sık, birbirlerini öldürme hırsları ne denli güçlü, nefretleri ne denli ateşliydi.

Çalımlanışımız, hayali kibrimiz, Evren’de ayrıcalıklı bir konuma sahip olduğumuza ilişkin yanılsamamız, bu soluk ışıklı nokta tarafından sorgulanmakta. Gezegenimiz, onu kuşatan bu görkemli kozmik zindanın içerisinde yalnız bir zerredir. Karanlığımızın ve tüm bu enginliğın içerisinde, kendimizi kendimizden kurtaracak yardımın başka bir yerden gelebileceğine dair herhangi bir emare bulunmamakta.

Dünya, şimdiye dek bilinen tek yaşam barınağıdır. Türümüzün göç edebileceği başka bir yer yok, en azından yakın bir gelecekte. Ziyaret etmek, evet. Yerleşmek, henüz değil. Beğenin ya da beğenmeyin, şimdilik tutunduğumuz yerdir Dünya.

Astronominin, alçak gönüllülük bahşeden, karakter geliştirici bir deneyim olduğu söylenmiştir. İnsan kibrinin çılgınlığının, ufacık dünyamızın uzaklardan çekilmiş bu resminden daha iyi bir göstergesi olmasa gerek. Bana göre bu resim, birbirimize karşı daha nazikçe davranmamız ve soluk mavi noktayı—bildiğimiz bu yegâne yuvayı—koruyup, onun üzerine titrememiz gerektiği konusundaki ortak sorumluluğumuzu vurgulamaktadır.”