İçimizdeki Neanderthal

Neanderthal insanı, ilkel, vahşi ve kaba bir yaratık imajıyla tanınageldi. Ancak gerçek bundan daha farklı olamazdı.

Eğer bir Neanderthal ile karşılaşsaydınız, onu kendi türümüzden bir erkek ya da kadından ayırmakta zorlanabilirdiniz—en azından ilk bakışta. Ortalama bir Neanderthal insanı, ortalama bir Homo sapiens'ten daha kısa ve tıknazdı, daha iri yapılı ve gürbüzdü, kolları ve bacakları daha genişti: bu fiziksel özellikleri, Buzul Çağı’nın zorlu yaşam koşullarında, ısı saklayabilmek ve hayatta kalabilmek için önemli avantajlardı. Neanderthal’in yüzü, modern insana göre bazı farklılıklar arz ediyordu: kaşları bizimkinden daha çıkık, çeneleri düz ve kısa, alınları hafifçe eğimliydi; beyin hacmi ise, bizimkinden biraz daha büyüktü. Gerçi günümüzde, Neanderthal eşkâline sahip insanlara rastlamak mümkün...

Neanderthaller, soyu tükenmiş en yakın insan akrabalarımızdır. Afrika dışında evrimleşmiş, bundan yaklaşık 400.000 – 40.000 yıl önce, özellikle Batı Avrupa'da, İber Yarımadası, Fransa ve Almanya topraklarında yoğunlaşmışlar. Orta Asya'ya yaklaştıkça Neanderthal popülasyonları seyrekleşir, ancak Sibirya, Baltık Denizi ve İskandinavya'da da izlerine rastlanır. Fiziksel yapıları ile Neanderthaller, çevrelerine, dev Pleistosen memelilerinin, örneğin yünlü gergedan, yaban öküzü, fil ya da yünlü mamutun kol gezdiği tundra iklimine mükemmelce uyum sağlamışlar, çetin şartlar altında hayatta kalma stratejileri geliştirmişlerdi. Kaldı ki tüm bu üstünlüklerine karşın, yeryüzünden silinip yok oldular.

Kimlerdi bu yakın kuzenlerimiz? Onlara ne oldu, nereye kaybolup gittiler?

Evrimsel köken

Hem fosil kalıntıları hem de genetik göstergeler, Neanderthallerin ve modern insanların bundan yaklaşık 700.000—300.000 yıl önce ortak bir atadan—Homo heidelbergensis’ten—evrimleştiğini ortaya koymaktadır: Homo heidelbergensis'in bir kolu ayrılıp Homo neanderthalensis hâline gelirken, diğeri ayrı bir yoldan evrimleşerek Homo sapiens, yani bizler, hâline gelmiştir. Böylece Neanderthaller ve modern insanlar aynı cinse (Homo) ait olan farklı türlerdir (neanderthalensis ve sapiens). Homo sapiens, Afrika’da evrimleşmiştir; Afrika’yı terk ettikten sonra, Avrupa ve Asya dahil, farklı coğrafi bölgelere dağılmış olmakla birlikte, yaklaşık 30.000-50.000 yıllık bir süre boyunca, Neanderthaller ile aynı kıtasal alanları paylaşmıştır.

Neanderthaller, çeşit çeşit ve hayli karmaşık aletler üretmiş ve kullanmış, ateşi kontrol etmiş, giysiler yapmış, bozkırın büyük hayvanlarını avlamış, bitkisel gıdalarla da beslenmiş. Kazılardan elde edilen bilgiler; bu insanların süs eşyaları yaptıklarıını, ölülerini bilinçli olarak gömdüklerini ve hatta zaman zaman mezarlarını çiçek gibi sunularla işaretlediklerini göstermektedir. Daha önceki hiçbir insan türü bu denli sofistike ve sembolik bir davranışa sahip değildir.

Erken modern insanlarla etkileşim

Günümüzde yeryüzünde Homo cinsine ait sadece tek bir tür mevcut: bizler. Ancak Neanderthaller zamanında durum farklıydı. Avrasya’nın kuzey ve doğu bölgelerine yayılmaya başlamasıyla Homo neanderthalensis başka insan türleriyle karşılaştı, onlarla etkileşime girdi ve bir arada yaşadı.

Örneğin Denisovalılar. Homo denisova, Sibirya'nın kuzey bölgeleri, Altaylar ve Doğu Asya'nın geniş bir kısmında mekân tutmuştu. (Aslında farklı bir Homo türü oluşturdukları, henüz tartışmalı bir konudur, belki sapiens’in bir alt türü sayılabilir.) Neanderthaller doğuyu fethetmeye başladıklarında, muhtemelen kendilerine bizlerden daha çok benzeyen bu yaratıklarla karşılaştılar. Ancak karşılaşmakla kalmadılar: Denisovalılarla çiftleştiklerine dair genetik kanıtlar mevcut.

Bizleri daha derinden etkileyebilecek bir diğer bulgu ise, Neanderthal insanının sapiens ile etkileşime girmiş olmasıdır. Çoğu durumda bu etkileşimin çatışmacı olmadığı tahmin ediliyor. Yapılan genom analizleri, bundan 47 ila 65 bin yıl önceki zaman aralığında Avrasya'nın farklı bölgelerinde, Homo neanderthalensis ve Homo sapiens'in bir araya gelerek çiftleştiğini gösterdi. Bu çiftleşmeler sonucu doğurgan yavruların dünyaya gelmiş olması, geleneksel tür tanımı ve türler arası sınırlar kavramı hakkındaki tartışmaları tekrar gündeme taşıdı. Her hâlükarda, elde dilen sonuçlar oldukça şaşırtıcıydı:

Günümüzde, Afrika dışında konumlanan insan popülasyonları, genomlarında Neanderthal DNA'sı taşımaktadır. Bu bulgu, Neanderthallerin Afrika dışında, Avrasya’da evrimleştiği savını desteklemektedir. Bir modern Avrupa insanının genomu ortalama olarak yüzde 1,8 ile yüzde 2,4 arası oranda Neanderthal DNA'sı içermektedir; bir modern Asya insanı için bu oran, yüzde 2,3 ile yüzde 2,6 arasındadır. Dolayısıyla hücrelerimizin her birinde yer alan DNA malzemesinin kabaca yüzde 2’si, Neanderthal insanına aittir. Yüzde 2 gibi bir oran, az sayılmaz: genomumuzun yaklaşık 3 milyar baz-çiftinden oluştuğunu anımsarsak, bu oran 60 milyon baz-çiftine karşılık gelir; biraz farklı söylersek, günümüzde her birimiz, her hücresinde yaklaşık 60 milyon Neanderthal DNA baz-çifti taşımaktadır! (1)

Yok oluş

Fosil kayıtlarına göre Neanderthaller, bundan yaklaşık 40.000 yıl önce, gizemli bir şekilde kayboldular. Çevrelerine son derece iyi uyarlanmış oldukları hâlde, Homo sapiens hayatta kalırken, onların soyları neden tükenmişti? Bu konuda birçok varsayım ortaya atıldı, bazılarına değinelim.

Varsayımlardan biri, iklim değişikliğidir: iklim ısınmaya, bozkırlar çekilip barındırdıkları fauna yeryüzünden kaybolmaya başlayınca, Neanderthallerin besin kaynakları tükenmeye başladı. Daha gelişkin bir sosyal yapı ve organizasyon yeteneğine sahip olduğu düşünülen Homo sapiens, yeni koşullara daha iyi uyum sağlayabilmişti. Bu durumda Neanderthaller, sapiensler ile rekabet edemeyecek hâle düştü ve nihayetinde yeryüzünden silindiler. Neanderthallerin sapienslere kıyasla oldukça küçük topluluklar (tipik olarak, 10 ile 30 birey arası) şeklinde yaşamaları, bu soy tükenişini hızlandıran bir etken olmuş olabilir.

Bir diğer varsayım, sapiensler ile çiftleşme sonucu, Neanderthallerin zamanla sapiens popülasyonu tarafından asimile oluşudur. Nesilden nesile Neanderthal kadın ve erkeklerindeki Homo sapiens bileşeni güçlenmiş ve sonuçta başat hâle gelmiştir.

Başka bir varsayım ise, sapiens’in Neanderthal’den daha üstün bir teknolojik düzeye ulaşmış olmasıdır. Homo sapiens’in yenilikçi alet yapma ve kullanma bilgisi, yeni yaşam bölgeleri fethetmesine ve Neanderthal nüfusunu baskılamasına, bu nüfusun küçülmesine yol açmıştır; sapiens, görece daha ileri teknolojik becerisiyle Neanderthal kuzenlerini geride bırakmıştır.

Neanderthallerin yaşam sahnesinden silinmelerinin nedeni, bu farklı varsayımların bir kombinasyonundan kaynaklanmış olabilir.

*   *   *

Atalarımızın etkileşimde bulunduğu Neanderthalleri daha iyi anlayabilmek, kendi insanlık serüvenimize ışık tutmamıza yardımcı olacaktır. Bu bağlamda modern insanların Neanderthal genleri taşıdığının keşfi, genetik alanında ve insanlık tarihinde  çığır açan bir gelişme olmuştur. Neanderthaller’in genetik mirası bizlerde yaşamakta. Diğer türlerle sanılandan çok daha fazla iç içe geçmiş bir maziye sahip olduğumuzu, türler arası sınırların düşünülenden daha az keskin biçimde çizilmiş olduğunu, bu sonuçlardan yola çıkarak anlamış olduk.

Neanderthal insanının yok oluşu, çok eski bir olay değil: 40 bin yıl, jeolojik zaman ölçeğinde bir an niteliğindedir. Neanderthaller hakkında bilgi edinme yolculuğumuzun henüz başındayız; yaşam tarzları, toplumsal kodları ve kültürel yapıları, diğer türlerle nasıl etkileşime girmiş olabilecekleri, tüm bunlar hakkında nispeten az şey biliyoruz. Dolayısıyla, öyküsünü fosil kayıtları ve genomlarından okuyarak geçmişini aydınlatmaya çalıştığımız bu insan türü, büyüleyiciğini korumaya devam ediyor.

________________________________

(1) Almanya'nın Leipzig kentindeki Max Planck Evrimsel Antropoloji Enstitüsü'nü yöneten İsveçli genetikçi Svante Pääbo, başta Neanderthallerinki olmak üzere, antik kemiklerden DNA çıkarılması ve analiz edilmesine öncülük ettiği için 2022 Nobel Tıp Ödülü'ne layık görüldü.